Bugün Gazze’de ve tüm Filistin topraklarında yaşananlar, sıradan bir çatışmanın ya da “savaş”ın çok ötesindedir. İsrail devleti, yaşlı, kadın, çocuk, okul ya da hastane ayırt etmeksizin sivil yerleşim alanlarını hedef almakta; uluslararası hukuku, savaş hukukunu ve temel insan haklarını sistematik biçimde ihlal etmektedir.
Bu yapılanlara “savaş” demek mümkün değildir. Zira savaşın dahi kendine has bir onuru, belli kuralları ve sınırları vardır. İsrail’in yürüttüğü bu eylemler, ancak modern çağın en vahşi biçimiyle tarif edilebilecek bir haydutluk, bir devlet terörü ve etnik temizlik girişimi olarak adlandırılabilir.
Amerika Birleşik Devletleri ve İngiltere başta olmak üzere Batılı müttefiklerinin açık desteğiyle hareket eden İsrail, bu desteği arkasına almanın ve İslam dünyasındaki sessizliğin verdiği cesaretle uluslararası hukuku açıkça hiçe saymakta, tüm insanlığı göz göre göre utanca sürüklemektedir.
Ancak İsrail bilmelidir ki; toprak emellerini dayandırdığı Arz-ı Mev'ud rüyası, yalnızca tarihi bir vehimden ibarettir. O rüyayı gerçekleştirme uğruna bölgemizi kana boğmak, Türkiye’yi ve bölge ülkelerini tehdit etmek, hiç kimseye kazanç getirmeyecektir. Biz, tarihi boyunca hiçbir zulme sessiz kalmamış bir milletin evlatlarıyız. Bizim sabrımızı sınayanlar, kararlılığımızla tanışmak zorunda kalırlar.
O gün geldiğinde; ne siyasi hamileriniz, ne silahlarınız, ne de o çok güvendiğiniz gargat ağaçları sizi koruyamayacak.
Adalet bir gün mutlaka tecelli edecek; mazlumun ahı yerde kalmayacaktır.
0 Yorumlar